1994 yılında borsanın kralı olarak bilinen Nasrullah Ayan piyasadan çekilirken yerini üç usta spekülatöre bırakıyordu. Bu kişiler Ziya Şesel, İlhami Suaydın ve Abdurrahman Yıldırım’dı. Bu üçlü 2000’li yılların başlarına kadar pazarın en etkili oyuncuları olacaktı.
Ali Ziya Sesel
Ali Ziya Sesel, 1964 yılında İstanbul’da doğmuş, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğrenim gördükten sonra, Marmara Üniversitesi Sermaye Piyasaları ve Borsa Enstitüsü’nde yüksek lisans yapmıştı. Tezi “gelişmekte olan piyasalar” üzerineydi.

Üniversiteyi bitirdiğinde ailesinin maddi durumunun da elverişli olması sayesinde, klasik bir işe girip masa başında kariyer yapmak yerine soluğu borsada almıştı. 1990–91 yıllarında İMKB’nin henüz “ayaklı borsa” olarak anıldığı dönemde ilk işlemlerine başlamıştı. İlk heyecanını Öner Menkul Değerler’in müşterisi olarak yaşamış ve kendi ifadesiyle daha o dönemde 10 bin doları batırmasına rağmen yılmamış, hatta bu kayıp onu daha da kamçılanmıştı. 1993’te çimento hisselerinde ciddi zarar edince zengin aile çocuklarından topladığı 4.5 trilyonu batırdığı söylentileriyle anılsa da faaliyetlerine devam etmiştir.
İşlerin nasıl yürüdüğünü iyice kavradığında “gömlekçi” olarak borsacılığa devam etmiş. Gömlekçi tabiri aracı kurumda kendi adına işlem yapan brokerlere verilen bir lakaptı. Gomlekcilerin çoğu hızlı işlemci olduğundan daha ziyade ekranda faal tahtaları tercih eden ve günlük al-sat yapararak genelde gün sonunda malsız çıkan oyunculardı. Yani günlük al- sat yaparlardı. İddialar göre, İlham Sesel, bu süreçte en büyük kazançlarını İhlas Holding ve Usaş hisselerinden elde etmişti. Serveti büyüdükçe yurtdışından da işlem yapmaya başlamıştı. Krizleri fazla yara almadan atlatmayı başaran Sesel, yönettiği para milyon dolarlara ulaşınca, İMKB-30 hisselerine yönelecekti. Basında, büyük çaplı operasyonlarıyla birçok patronla yakın temas kurmuş olduğu haberleri çıkıyordu. Onu takip edenlere basın “Kızıl İmamcı” adını vermişti. Sonunda SPK tarafında izlenerek çeşitli cezalara çarptırılacaktı.
Ziya Sesel, genelde büyük şirket hisselerine odaklanırken ama işlemlerini öyle hızlı ve sert yapıyordu ki, sevenleri ona “Hızlı Gonzales”, onun faaliyetlerinden rahatsız olanlar da “Pınar Şaşal” lakabını takmıştı. Bir dönem 4.5 milyar TL servete ulaşan Sesel, alternatif yöntemler denemekten de geri kalmamıştı. Vergiden kaçınmak ve “Nereden buldun?” sorusuna yakalanmamak için servetini parçalara ayırarak yurtdışındaki iki bankada akrabaları adına fon hesapları açtırdığı öne sürülmüştü. İddialara göre, işlemler hisse senetleri yüksek fiyattan alınmış, düşük fiyattan satılmış gibi görünüyordu. Dedikodulara göre, Sesel daha çok para kazanıyor, üstelik vergi de ödemiyordu. Ancak her zaman işleri yolunda gitmemişti. 2000’lerin başında, SPK tarafından bazı hisselerdeki işlemleri nedeniyle cezalar ve işlem yasakları almış ve bu onun piyasa etkinliğini ciddi biçimde sınırlamıştı. 2003 sonrasında, hakkında daha çok “eski borsa baronlarından” diye bahsedilmeye başlanmıştı. Artık borsa üzerindeki etkisi yok denecek kadar azaldı.
Ali Ziya Sesel, İMKB tarihinde yalnızca büyük oyunculuğu ile değil, aynı zamanda “yaratıcılığı” ile de piyasada iz bırakmıştı. Örneğin, 1997 sonrası vergi düzenlemeleriyle hayatımıza giren “bıyıklı yabancı” kavramının öncülerinden biriydi. Yurt dışına para çıkarıp oradan “yabancı yatırımcıymış” gibi borsaya döndüğü basında haber olmuştu.
Halka arzlarda da sistemin açıklarını kullanmakta üstüne yoktu. O dönem halka arz hisseleri kıymetliydi, ama bulmak zordu. Dedikodulara göre, Sesel çevresinden nüfus cüzdanı fotokopileri toplayarak blok alımlar yapmıştı. Bu konuda basında defalarca yer almış ve bu yöntemle halka arzlardan büyük primler elde edecekti.
İlhami Suaydın
İlhami Suaydın, 1990’lı yılların Türkiye borsasında “kral” veya “efsane borsacı” olarak tanınan bir spekülatördür. Kimilerine göre ‘Kral’ kimilerine göreyse bu piyasadaki en profesyonel oyuncudur. Spekülasyonları, piyasa krizlerinde (örneğin 1994 krizi sonrası) fırsat kollayarak büyük kazançlar elde etmesiyle ilişkilendirilir, ancak bir çok girişimi yasal yaptırımlarla sonuçlanmıştır.

Borsaya 1987 yılında ilk BAB Menkul değerler aracılığıyla girmiş ve yatırdığı para o zamanın 175 milyarının bir ay içerisinde 550 milyara döndüğünü görünce borsaya ilgisi daha da artmıştı. 1999 daki seçimlerden sonra endeksi 2000’li seviyelerden 5000’li seviyelere çekmesi ile ün kazanmıştı.
Suaydın, Erciyes Menkul Değerler A.Ş.’nin sahibiydi ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak büyük işlemlerle piyasada etkili olmuş, bir dönem Turkcell’in özelleştirme ihalesini alacak güce ulaşmış bir figürdür.
Kariyerine 1980’lerde soğutma cihazları tamiri ve yedek parça ithalatıyla başlamış, 1987’de bir arkadaşının tavsiyesiyle borsaya 175 bin TL yatırarak girmiştir. 1995’te Erciyes Menkul’ün çoğunluk hisselerini satın almış, ancak 1990’lar ve 2000’lerde SPK tarafından usulsüz kredi kullandırılması, manipülatif işlemler ve sermaye yetersizliği gibi nedenlerle soruşturmalara maruz kalmış; şirketi 2006’da faaliyetten kaldırılmış ve kendisi borsada sürekli işlem yasağı almıştır.
Borsa spekülasyonları açısından, Suaydın’ın bir çok işlemi SPK tarafından manipülatif nitelikte görülmüş; örneğin 2001’de İhlas Ev Aletleri hisselerinde fiyat hareketlerini etkilemek için diğer spekülatörlerle (Abdurrahman Yıldırım gibi) birlikte işlem yasağı almıştır. Büyük hacimli al-satlarla spekülasyon yaptığı bilindiğinden, piyasada her önemli fiyat dalgalanmasının onunla ilişkilendirilmiştir.
2001’de SPK tarafından manipülasyon suçlamasıyla işlem yasağı almıştı. 2010’de SPK’nın düzenlemesiyle işlem yasağından çıksa da etkisi 1990’lardaki kadar güçlü değildir. Yine de 2000’lerin başında Grundig gibi hisselerde adı geçmişti. Artık, bu dönemde daha düşük profilli hareket ediyordu.
Abdurrahman Yıldırım
Finans alanında haberler yapan ünlü gazeteci Abdurrahman Yıldırım ile aynı isme sahip olsa da aralarında bir ilişki yoktur. Borsacı Abrurrahmen Yıldırım, borsa spekülatörleri arasında adı geçen ve manipülatif işlemlerle anılan bir figürdür. Yıldırım, genetik mühendisliği hayaliyle Boğaziçi Üniversitesi Biyoloji Bölümü’ne girmiş ancak 1995 yılında borsa traderliğine yönelerek, eğitimini yarıda bırakmıştır.

Piyasada “Hoca” lakabıyla bilinen Yıldırım, inatçı yapısı, seçtiği hisselerden kolay vazgeçmemesi ve yönlendirme taktikleriyle tanınmıştı; yeşil sermayeye yakınlığıyla da ilişkilendirilmişti. İhlas Grubu’nda yaptığı işlemler ve Emlak Menkul Değerler’den kullandırılan usulsüz kredilerle gündeme gelmiş, bir aracı kurumun batışında rol aldığı iddia edilmiştir. Özellikle 2001’de İhlas Ev Aletleri hisselerinde manipülasyon iddialarıyla İlhami Suaydın gibi isimlerle birlikte işlem yasağı almıştır.
Spekülasyon kariyerinde Yaşarbank krizinde büyük kayıp yaşamış, borsa operasyonlarında sıkça adı geçmiş; örneğin SAMAT, San-El Mühendislik, SNGYO ve Bayrak gibi hisselerdeki hareketlerde parmağı olduğu öne sürülmüştür. SPK tarafından birden fazla kez işlem yasağı uygulanmış, diğer bazı spekülatörlerle ekipler halinde anılmıştır. Bu operasyonlar, yatırımcıları mağdur eden fiyat manipülasyonları olarak nitelendirilmiş ve borsa kulislerinde efsanevi bir spekülatör olarak anılmasına yol açmıştır.
Sonuç olarak, Abdurrahman Yıldırım, 1990’lardan 2000’lere kadar İMKB/Borsa İstanbul’da spekülatör olarak aktif olmuş olmasına rağmen, en etkili olduğu dönem 1995-2000 yılları arasıdır. Bu yıllarda Söksa, Doğusan ve İhlas gibi hisselerdeki operasyonları, usulsüz kredi skandalları ve SPK soruşturmalarıyla borsaya damga vurmuştur. 2018’deki dönüşüyle sınırlı bir etkinlik gösterse de, genel olarak 1990’lar onun “zirve” çağıdır.
Bu dönemde Uygulanan Bazı Manipülatif Borsa İşlemleri :
- Usulsüz Kredi Kullanımı
Manipülatörler, bazı aracı kurumlardan usulsüz krediler sağlayarak büyük hacimli işlemler finanse ederler. Bu krediler, hisse fiyatlarını şişirmek için kullanılır, ancak bu yöntem bazen aracı kurumların batmasına yol açmıştır. Krediyle alınan hisseler, fiyatları yükselttikten sonra satılarak hem borç kapatılıyordu. Bu şekilde büyük oyuncular kar elde ederken, küçük yatırımcıların zarar ediyordu. SPK, bu işlemleri denetleyerek yasaklar getirmiştir. - Yüksek Hacimli Al-Sat Taktikleri (Üçgen Attırma)
Hisse senetlerinde kısa sürede yüksek hacimli alış ve satış işlemleri yaparak fiyatları yapay olarak şişirerek, ardından ani satışlarla kar realizasyonu yaratan bu yöntem, borsa jargonunda “üçgen attırma” olarak bilinir; fiyatları önce yukarı, sonra aşağı yönlendirme anlamına gelir.
Büyük oyuncular, kendi hesapları veya işbirlikçi traderlarla koordineli işlem yaparak hacim artışı sağlar, bu da hissenin popüler görünmesini ve küçük yatırımcıların girişini tetikler. Ardından toplu satışlarla fiyat çökertilir. - İşbirlikçi Ağlar ve Organize Manipülasyon
Büyük oyuncular, diğer spekülatörler ve aracı kurumlarla işbirliği yaparak organize hareket ederler. Bu ağ, hisse fiyatlarını manipüle etmek için senkronize işlemler gerçekleşir. İşbirlikçilerle hisse toplama, fiyat yükseltme ve çıkış planlarını koordine ederek küçük yatırımcıları tuzağa düşüren yöntemler izlerler. Bu, SPK tarafından “piyasa dolandırıcılığı” olarak sınıflandırılmıştır. - Piyasa Algısı Yaratma ve Yönlendirme
Büyük oyuncular yatırımcıları yönlendirmek için kulis bilgileri ve söylentiler kullanılır. Sosyal medya öncesinde borsa kulisleri, sonrasında ise X/Twitter ve diğer platformlar bu amaçla değerlendirilir. Bu şekilde, yatırımcı psikolojisini manipüle ederek talebi artırılır ve ardından toplu satışlarla hisseyi tabana çekilir. Bu, özellikle oynak fiyatları olan hisselerde etkili olmuştu. - Hisselerden İnattan Çıkmama ve Uzun Vadeli Manipülasyon
Bazı manüpülatörler seçtikleri hisselerden kolay vazgeçmezler. Bu, uzun vadeli fiyat manipülasyonlarına yol açmıştı. Hisseleri düşük fiyattan toplayıp uzun süre tutarak piyasayı yönlendirirlerdi. Bu şekilde hisselerde uzun süre kalarak piyasada güven algısı yaratılıyor ve ardından ani çıkışlarla kar realizasyonu yapılıyordu. Bu oyunlar kaçınılmaz olarak , küçük yatırımcıların hisseye geç girmesine ve zarar etmesine neden olmuştu.
Prof. Dr. Mehmet Baha KARAN